Çok kişilikli insanlara ne denir ?

Sabrinnisa

Global Mod
Global Mod
Çok Kişilikli İnsanlar: Kimlik Karmaşası ve Sosyal Algılar

Çok kişilikli olmak, psikolojide “dissosiyatif kimlik bozukluğu” (DKB) olarak bilinen ve bir kişinin birden fazla kimlik ya da kişiliğe sahip olması durumunu tanımlar. Bu konu, hem bilimsel çevrelerde hem de halk arasında birçok farklı anlayışla tartışılmaktadır. Birçok kişi bu durumu yanlış anlar ve yanlış etiketler kullanabilir, ancak çok kişilikli bir insanın gerçek durumu çok daha karmaşıktır. Bu yazıda, çok kişilikli insanların toplumsal algılarından, bu durumu etkileyen faktörlerden ve gerçek dünyadaki örneklerden yola çıkarak bu konuyu derinlemesine inceleyeceğiz.

Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu: Gerçek Mi, Efsane Mi?

Dissosiyatif kimlik bozukluğu, bir kişinin kimliğinin birden fazla farklı kişilik tarafından kontrol edilmesiyle karakterize edilir. Bu bozukluk, genellikle ciddi travmalar sonucu gelişir ve çoğunlukla çocukluk döneminde yaşanan şiddet, istismar veya ihmal gibi olaylarla ilişkilendirilir. Klinik verilere göre, dissosiyatif kimlik bozukluğu dünya genelinde %1-3 arasında bir sıklıkla görülmektedir (American Psychiatric Association, 2013). Ancak, çoğu zaman popüler kültürde çok kişilikli insanlar, dramatize edilerek ya da yanlış anlaşılmalarla sergilenmektedir. Bu da halk arasında karmaşık ve yanlış bir algı yaratabilir.

Toplumun Çok Kişilikli Bireylere Bakışı

Çok kişilikli insanlar, toplumda genellikle "tuhaf", "istediği gibi davranan" ya da "başka bir insan gibi hissediyor" gibi basmakalıp ifadelerle tanımlanabilir. Bu durum, özellikle etrafındaki insanlar tarafından zor anlaşılabilir ve çoğu zaman dışlanmaya neden olabilir. Toplumsal bir bağlamda, çok kişilikli bir birey, beklenen tek bir kimlikten ziyade bir dizi kimlik ve davranış sergiler. Bu da çevresindeki insanlar tarafından karışıklıkla karşılanabilir.

Çok kişilikli insanların, genellikle duygusal ve sosyal olarak daha karmaşık deneyimler yaşadıkları bilinmektedir. Erkekler ve kadınlar, toplumsal yapılar içinde farklı şekillerde algılanabilirler. Erkekler, pratik ve çözüm odaklı yaklaşım sergileyebilirken, kadınlar sosyal etkiler ve duygusal yönlerden daha fazla etkilenebilmektedirler. Bu farklar, çok kişilikli bireylerin toplumda nasıl algılandığını da etkiler.

Kadınlar ve Çok Kişilikli Bireylerin Toplumsal Algısı

Kadınların toplumda daha fazla duygusal ve sosyal baskılara tabi tutulduğu bir gerçektir. Kadınların çok kişilikli olma durumu, genellikle daha fazla empati, hassasiyet veya kararsızlık olarak yorumlanabilir. Birçok durumda, kadınlar farklı toplumsal roller arasında geçiş yaparak, başkalarına uyum sağlama ya da duygusal etkileşimde bulunma konusunda daha fazla çaba harcarlar. Toplumun kadınlardan beklediği bu çeşitliliğe ve esnekliğe sahip olma durumu, kadınların çok kişilikli olmalarını yanlış yorumlanmalarına ve toplumsal normlardan sapmalarına yol açabilir.

Örneğin, çok kişilikli bir kadının, yaşadığı farklı kimliklerle toplumsal ilişkilere nasıl yaklaşacağını anlaması, daha karmaşık bir hal alabilir. Toplum, genellikle kadınlardan "doğal" bir şekilde çoklu rol üstlenmelerini bekler. Ancak, bu beklenti, aslında bir kadının kişiliklerinin ayrışması ve farklı durumlarda çeşitli kişilikler sergilemesiyle daha da güçlenebilir. Bu noktada kadınların çok kişilikli olma durumları, toplumsal normlarla çatışabilir ve daha fazla dışlanmaya yol açabilir.

Erkekler ve Çok Kişilikli Bireyler: Pratik ve Sonuç Odaklı Bir Bakış

Erkekler söz konusu olduğunda, çok kişilikli bir birey, genellikle toplumsal normlar çerçevesinde çözüm odaklı bir yaklaşım sergiler. Erkeklerin çoğunlukla pratik ve sonuç odaklı olması beklendiğinden, çok kişilikli bir erkeğin toplumda nasıl kabul edileceği daha farklı bir yöne evrilebilir. Erkeklerin toplumda güçlü, kararlı ve tek bir kimlik üzerinden hareket etmeleri beklenir. Ancak, çok kişilikli bir erkeğin karşılaştığı durumlar, toplumsal baskılar nedeniyle daha karmaşık ve zorlayıcı olabilir.

Erkekler, daha çok duygusal ya da kimliksel yönlerinden çok, dışsal dünyanın gereksinimlerini karşılamaya odaklanabilirler. Bu, çok kişilikli bir erkeğin farklı kimliklerini birbirinden ayırmasını veya onların nasıl bir arada var olacağı konusunda çatışmalar yaşamasını engelleyebilir. Toplumda erkeklerin farklı kimlikler taşıması, genellikle daha az hoş karşılanabilir, çünkü bu durum erkeklik kavramına ters bir anlayış geliştirebilir.

Gerçek Dünyadan Örnekler ve Sonuçlar

Gerçek dünyada, çok kişilikli bireylerin yaşadığı deneyimler büyük ölçüde travmalarla şekillenmiştir. Örneğin, Amerikalı yazar ve aktivist Shirley Ardell Mason, "Sybil" adıyla tanınan çok kişilikli bir vakaya ışık tutmuştur. Mason, 16 farklı kişiliğe sahipti ve bunun sonucu olarak büyük psikolojik zorluklar yaşadı. Bu durum, 1970’lerde geniş çapta tanıtıldı ve "Sybil" kitabı hem popüler hem de akademik alanda önemli bir yer edindi. Ancak, yapılan bazı eleştiriler, olayların ve kişiliklerin dramatize edilmesinin, çok kişilikli insanların yaşadığı gerçek zorlukları yansıtmadığını öne sürmüştür.

Bir başka örnek, çok kişilikli bireylerin travmalarla başa çıkma yöntemlerinin farklılığını gösterir. Bu bireyler, çeşitli kimlikleri aracılığıyla farklı toplumsal çevrelerde hayatta kalmaya çalışırken, sosyal dışlanma, travma ve psikolojik baskı gibi etkilerle baş etmek zorunda kalırlar.

Tartışma Başlatıcı Sorular

Bu yazıyı okuduktan sonra şunu düşünmek önemli olabilir:
- Toplum, çok kişilikli bireyleri nasıl algılar ve bu algı onların toplumda nasıl yer bulmalarını etkiler?
- Toplumsal cinsiyet, çok kişilikli bireylerin kimliklerini nasıl etkiler ve erkeklerle kadınlar arasındaki bu farklar nasıl gözlemlenir?
- Gerçek dünyadaki çok kişilikli bireylerin yaşadığı travmalar, toplumun onları anlamasını nasıl zorlaştırır?

Çok kişilikli insanlar, çoğu zaman içsel dünyalarında farklı kimliklerle başa çıkmaya çalışırken, toplum da onlara karşı önyargılar geliştirebilir. Bu yazı, çok kişilikli olmanın ne anlama geldiğine dair daha derinlemesine düşünmeye ve toplumsal algıları sorgulamaya olanak tanır.